languishing nedir?
Bu yazım, herkesle ilgili. Herkesin düşmanı ''Languishing''
(Yazılarımdaki resimlerin hepsini yapay zeka ile kendim tasarladım, bu resmi de hali hazırda yazıyor olduğum kitabımdan bir alıntıyı prompt olarak kullanarak yaptırdım. ''Floating in an undefined, misty space filled with soft, swirling colors, the feeling of being suspended between different emotional states, reflecting the complexity and nuances of emotions)
Languishing Nedir?
Hepimizin zaman zaman yaşadığı ama adını koymakta zorlandığı duygusal bir durum diyebilirim. Benim biraz uzun sürdüğü için, içinde bulunduğum durumdan artık çok rahatsız olup ne olduğunu öğrenme dürtümle başlayan bu yolculukta, sizlerin de kendinden bir şeyler bulacağına emin olduğum, kurtulma sürecimi de paylaşıp sizlere fayda sağlayacağını umduğum bir yazı olacak.
Etimoloji Maymununuz Geldi!
E tabii ki benim olduğum yerde etimolojik açıklamalar olmazsa olmaz. Languishing kelimesi başta language kelimesinden dolayı dille ilgili bir şeyleri çağrıştırsa da, yaptığım araştırma sonucunda biraz hüsrana uğradım. Hiç ilgisi yokmuş.
Kelime, Fransızca'daki ''languiss'' kelimesinden gelmektedir. (Canım öğrencim Aynur'a Fransızca konusundaki desteklerinden dolayı teşekkürlerimi borç bilirim.) Fransızca'daki languiss kelimesi de Latince'de '' languere'' kelimesinden alınmış. Anlam olarak da zayıf düşmek, bitkin olmak durumunu ifade ediyormuş.
Bir tür duygusal limbo olarak adlandırabilirim aslında. Ne mutlusun ne mutsuz, ne enerjiksin ne tamamen bitkin. Duygusal olarak boşsun ve kendini herhangi bir şey yapma konusunda motivasyonsuz hissediyorsun. Flourish (güzelleşmek, gelişmek, çiçeklenmek) durumunun tersi gibi düşünün. Kuru bir ağaç değilsin ama çiçeklerin de yok. Meyve verip verimli olamıyorsun, kuruyup ölemiyorsun.
Hayatın renk skalasında gri tonlarda geziniyorsun. Sanki emotional purgatory (duygusal araf) diye bir yer var ve senin ait olduğun yer orası gibi. Bu purgatory'den ayrılıp cennete ya da cehenneme gidecekken içinden bir ses diyor ki ''Yok, biraz daha buralarda kalman gerekiyor. Hiçbir yere gidemezsin!''
Psikolog Corey Keyes tarafından popüler hale getirilen bu kelimeyi, kendisi şöyle tanımlıyor; ''Kişinin tam potansiyeline ulaşamadığı, yaşamın anlam ve amaç duygusundan yoksun hissettiği, anlamsız içsel sıkıntılar yaşayabildiği bir ''ara durum''. Bu durum bireyin iş, okul veya sosyal etkileşimlerde zorluk yaşamasına, genel yaşam kalitesinin düşmesine, hatta çok uzun süreli olduğunda depresyon veya anksiyete gibi daha ciddi sorunlara yol açabilirmiş.
Bende biraz uzun sürdü gibi hissediyorum, yani bana göre uzun. Çünkü ben bu kadar uzun süre bu şekilde hissetmeye alışık değilim. Hayatım boyunca her zaman üretken olmaya, potansiyelime yakın performans göstermeye gayret ettim. En zor zamanlarımda bile bir şekilde bunu yapma motivasyonunu kendimde buldum. Ama bu languishing durumunda bunu başaramıyorsunuz. Şu an o zamanlarıma dönüp bakıyorum da ''Nasıl katlanmışım kendime?'' diyorum. Çünkü benim bu hayatta en sevmediğim insan profillerinden biri (evet çok insan sevmem) yavaş, üretken olmayan, sıradan insandır. Sonrasında tabii bu süreç bana çok uzun geldiği için, merak edip languishing durumunun ne kadar sürebileceğine, yinelenip yinelenmeyeceğine ve bu durumdan nasıl çıkılacağına dair araştırmalar yaptım.
Tabii ki tahmin ettiğim gibi kişiden kişiye değişebileceği ve birçok parametreye bağlı olduğuna dair sonuçlara ulaştım. Örneğin, kişinin yaşadığı stresin miktarı, destek sistemlerinin varlığı (aile, arkadaş vs), kişisel direnç seviyeleri (emotional resilience'ın nedir, duygusal olarak ne kadar dayanıklısın), mevcut yaşam koşulları gibi birçok parametre verisine eriştim. (Bu verilere özellikle pandemi sırasında ve sonrasında rapor edilen istatistiksel grafikler sonucu eriştim.) Bende aile, arkadaş, duygusal dayanıklılık konusunda da problem olmamasına rağmen neden bu kadar uzun sürdüğü hala kafamı kurcalıyordu.
Sonra düşündüm ve dedim ki ''Bu bir hastalık değil, languishing denen şey duygusal bir durumun tanımı.'' Ne kadar süreceği konusunda tabii ki net bir şey söylenmez, ama bu durumun içinden çıkmayı beklemek yerine aksiyon al, bir şeyler yap.
Languishing'in gri dünyasından çıkmak için öncelikle durum tespiti yapmak lazım. Bu karar tam anlamıyla ''Hayatımı kim çaldı?'' anı. Bunu sorguladığınızda tam bir a-ha moment yaşıyorsunuz. Sanki biri hayatınızın kumandasını almış, standby tuşuna basmış gibi. Ne kadar enerji harcarsanız harcayın, pilinizin yarısı hep boşa gidiyormuş gibi. Neyse ki bu kumandayı geri almanın bazı yollarını tecrübe ettim;
LANGUISHING İLE MÜCADELE REHBERİ
Adım 1: Me Time!
Sevgili Einstein, seni en iyi me time zamanlarımda anlıyorum. Gerçekten bu me time'ları dolu dolu yaşadığınızda zamanın görecelik kavramını iliklerinize kadar hissedeceksiniz, bana güvenin. O çok değerli, nadir bulunan ''ben zamanı'' benim hayatımdaki en kıymetli şeylerden biri. Kendinize bir kahve yapın, sevdiğiniz kitabı alın veya sadece dışarı çıkıp yürüyüş yapın. Buradaki asıl amaç, zihninizi meşgul eden her şeyden uzak durmanız ve sadece anın tadını çıkarmanız.
Adım 2: Move, Move, Move!
Couch potatolar <3 Sizi çok seviyorum, ama artık koltuklarınızdan kalkıp hareket etme zamanı. Hayır Netflix maratonu ya da gerçek bir maratondan bahsetmiyorum. Dışarı çık, yürüyüş yap, komşunun köpeğini gezdir, köpek yoksa komşunu gezdir, neden olmasın?
Adım 3: Arkadaşların Seni Özlemiş Olabilir:
Ben bu süreçte tamamen bir social isolation dönemine girdim. Ama faydası olmuyor, inan bana. Telefonunu aç, sosyalizasyon modunu aktif et. Unutma, insanlar sosyal varlıklar. Evet, bazen can sıkıcı olabiliyorlar ama, onlarsız da olmuyor...
Adım 4: Van Gogh Olmasan da Olur:
Ben resim çizmeyi çok severim, ama uzun bir süre buna da ara vermiştim hahah, yeniden başlamak o kadar iyi hissettirdi ki anlatamam size heyecanımı. Yaratıcılığını kullan. Resim çiz, şarkı söyle, dans et. Hatta mutfakta şeflik yap, benim iyi bir aşçı olduğumu söylerler ama sen başaramasan bile iyi bir food fight malzemesi çıkarırsın. İnanılmaz keyifli :)
Adım 5: Profesyonel Yardım: Hayır, Google Değil!
Bir uzmanla konuşmak yardımcı olabilir, Google'da ''Nasıl mutlu olunur?'' diye aratmaktan daha etkili olacaktır.
Adım 6: Rutin Anahtarı:
Arkadaşlar, bakın burası çokomelli. Gerçekten bu hayatın kilit noktası denge ve rutin. Rutin oluşturun. Ben ne yöntemler, ne app'ler ne taktikler denedim. Sonunda başardım. Bana çok teşekkür edeceksiniz.
Adım 7: Hayatın En Büyük 2 Mucizesi:
İyi uyumak ve iyi yemek yemek. Evet bu kadar basit yazması da okuması da. Ama ben çok iştahlı, duygusal yemeğe aşırı yatkın biri olarak yemek kısmında bazen sorunlar yaşayabiliyorum. İtiraf etmeliyim aynı sorun uykuda da var. Çünkü duygusal uyuma veya hayatı kaçırıyorum diyip hiç uyuyamama veya overthinking durumları. Bilirsiniz bunların hepsini :)
Adım 8: OMM Sadece Eskişehir'de Bir Müze, Ama Konumuz Daha Başka:
Bu terim nereden geldi dilimize ve kültürümüze bilmiyorum ama meditasyon ''omm'' diye yapılmıyor arkadaşlar. Sosyal eleştirim bittiğine göre asıl konumuza döneyim, iç huzurunuzu bulmak, anda kalmak, kendinizi keşfetmek, tüm o düşüncelere let it go demek için doğru adres meditasyon ve mindfulness pratikleri. Bunlarla ilgili tecrübelerime başka yazılarımda daha sonra detaylı bir şekilde yer vereceğim.
Evet, languishing ile mücadele etme sırlarımı paylaştık, hayat bize sürekli ekşi limonlar sunabilir ama biz canımızı sıkmak yerine bu limonları sıkıp bir güzel limonata yapabiliriz.
Ohh, şimdi foşur foşur beyinlerinizi yıkadıktan sonra birkaç damla lavanta yağı ile sayfamı mis gibi kokuttuğuma göre, bir limonatayı hakettim :)
Sevgiler...
Ben de bu aralar ne sıkıntım var diye kara kara düşünürken önüme düşen bu blog... çok çok teşekkürler öznur hanım bizleri bekletmeyin yazın sürekli mutlaka
YanıtlaSilGerçekten hayatımın bazı anlarında bunu sık sık yaşıyorum ne yapacağıma karar vermeden motivasyonsuzluk içinde beklemek çok zor şu an eskisi kadar olmasada hala arada zorlanıyorum.Önerdiğiniz çözümleri deneyeceğim Blog'unuz çok güzel olmuş yardımınız için teşşekürler Öznur hanım yazılarınızın devamını bekliyorum.
YanıtlaSilUzun süredir benimle birlikte yaşayan bu durumun adını öğrendim. Okuduğum her cümle aslında uzun zamandır duymak istediğim cümlelermiş. Açıp açıp sürekli okuyacağım bir yazıydı. Çok çokk teşekkürr ederiim. En kısa zamanda yenilerini bekliyorummm.
YanıtlaSilHocammm gerçekten çok güzel yazmışsınizzz,ben de öyle çok bastan savma ve istemeyerek birkaç blog yazmistim(çünkü hocam zorunlu tutmustu.) ama sizin yazınızı gordukten sonra başlama hevesiyle doldum inşallah daha çok yazarsiniiiz.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil